threat

  1. tehdit, gözdağı, korkutma.
    to utter a threat: tehdit savurmak.
    to carry out a threat: tehdidini
    yerine getirmek.
    be under the threat of: tehdidiyle karşı karşıya olmak.
  2. tehlike.
    the threat of a storm.
  3. (bkz: threaten )
hayati tehlike doğuran Adjective, Medicine
hayati tehlike oluşturan Adjective, Medicine
hayati tehlike teşkil eden Adjective, Medicine
hayati tehlike yaratan Adjective, Medicine
hayatı tehdit eden Adjective, Medicine
bomba tehlikesi
bir tehdidi yerine getirmek Verb
rekabet tehdidi Noun, Competition Law
bir tehdide karşı durmak Verb
ölüm tehdidi Noun
kuru sıkı
artan tehdit
dış tehdit Noun, Politics-Intl. Relations
gizli tehdit
asılsız tehdit
enflasyon tehlikesi
askerî tehdit Noun, Military
millileştirme tehlikesi
tehdit algısı Noun, Psychology
ciddi tehlike oluşturmak Verb
tehdit oluşturmak Verb
sabotaj tehlikesi
isyan tehdidi
grev tehdidi
üçlü rakip, üç sahada hünerli kimse.
grev tehdidi
darbe tehdidi
(işten) kovulma tehlikesi
yağmur tehlikesi
istifa tehdidi
tedhiş tehlikesi
savaş tehdidi
savaş tehlikesi
barış tehdidi
kovulma tehlikesinde olmak Verb
güvenlik için tehlike oluşturmak Verb
birini tehdit etmek Verb