kılına (bile) dokunmamak, nazik/kibar davranmak, hiçbir zararı dokunmamak. not harm a fly.
yarasına/hassas yerine dokunmak, yarasını/derdini deşmek, açık yaraya neşter vurmak.
His wife's words touched a raw nerve.
touch someone on the raw spot: bam teline basmak.
ırmakla sınırdaş olmak
Verb
birinin zayıf noktasına dokunmak
Verb
en hassas noktaya basmak
Verb
tek bir tuşa basarak
Adverb
firma ile ilişki kurmak
Verb
bir şeye kendi özelliğini katmak
Verb
dâhiyane niteliği olmak
Verb
(daktilo) zorlamadan tuşlara basma olanağı olma
damarlarında biraz zenci kanı bulunmak.
nazik bir konuya değinmek
Verb
bir programı yeniden gözden geçirmek
Verb
nazik bir konuya dokunmak
Verb
elini sürmek, dokunmak.
I wouldn't touch that with a ten-foot pole: Ona elimi bile sürmem.
bir kumaşın verdiği kadifemsi duyu