tıpatıp uymak, biçilmiş kaftan olmak, tam ölçüsünde/kararında olmak.
… ile sıkıfıkı, çok samimî/yakın, canciğer, aradan su sızdırmamacasına (özellikle fena bir kimse veya
şeyle sıkı işbirliği için kullanılır).
fırın eldiveni
Noun, Food-Kitchen
meydan okumak, mücadeleyi kabul etmek.
mücadeleyi kabul etmek
Verb
mülâyim görünüş altında çelik gibi irade.
haşin, sert ve insafsız tabiati gizleyen yumuşak ve dostane tavır.
the/an iron hand in the/a velvet glove: kibarlık ve nezaketle maskelenmiş şiddet/metanet/zulüm.
alet tablosu eldiven gözü
(araba) özel eldiven koyma bölmesi
biriyle tıpatıp uyuşmak
Verb
… ile sıkıfıkı, çok samimî/yakın, canciğer, aradan su sızdırmamacasına (özellikle fena bir kimse veya
şeyle sıkı işbirliği için kullanılır).
birine meydan okumak
Verb
… ile iyi uyuşmak/anlaşmak, dostça geçinmek, yakın dost/arkadaş olmak, sıkıfıkı olmak, aralarından su sızmamak.