Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. geçme ray: dar yerlerde çift demiryolu raylarının yanyana değil kısmen iç içe döşenmesi.
  2. geçme ray döşemek, (rayları) birbirinin içinden geçirmek.
    to gantlet = gauntlet tracks.
  3. (bkz: gauntlet ) (1&2, 4-6).
  4. İsim zırh eldiveni.
  5. İsim uzun eldiven.
  6. İsim sopa/sıra dayağı çekme: eski bir askerî ceza. Suçlu iki sıra dizili askerler arasından geçerken herkes
    değnek vb. ile vurur.
    run the gauntlet = gantlet: (a) sıra dayağı yemek, (b) bütün tehlikelerine rağmen bir işe girişmek.
    During the war, convoys ran the gauntlet = gantlet of enemy submarines. (c) düşmanca eleştirmelere/hücumlara maruz kalmak, (bir kimsenin) hışmına uğramak.
    He ran the gauntlet = gantlet of newspaper attacks.
  7. İsim sıra dayağı çekmek üzere iki sıra halinde dizilmiş asker.
  8. İsim işkence, eziyet, cefa, büyük sıkıntı.
  9. İsim (bkz: gantlet ) (1&3).
  10. (a) düelloyu/mücadeleyi (veya meydan okuma şeklindeki daveti) kabul etmek, (b) bir kimseyi/fikri savunmak.

    throw down the gauntlet = gantlet: meydan okumak.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

run the gantlet/gauntlet
(a) (iki sıra dizili kimseler arasından koşarken onlardan) dayak yemek, (b) ecel teri dökmek, zor durumda
kalmak.
Suzie had to run the gantlet of her mother's questions about how the ink spot got on the dining room rug.
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.