ihtiyarlığı için tasarruf yapmak
Verb
ihtiyarlık için tasarruf yapmak
Verb
yaşlılığı için bir kenara para koymak
Verb
çağına damgasını vurmak
Verb
(hakikî) yaşını göstermek.
She looks her age (= seems as old as she in fact is).
You don't look your age (= look younger than you are): Yaşını göstermiyorsun (olduğundan daha genç görünüyorsun).
yaşlılığı için para ayırmak
Verb
çağının ruhunun temsilcisi olmak
Verb
yaşlılık için saklamak
Verb
yaşlılığı için biriktirmek
Verb
yaşlılığı için para biriktirmek
Verb
yaşlılığı için biriktirmek
Verb
yaşına göre hareket etmek.
davranışlarını yaşına uydurmak, yaşına göre hareket etmek, makul olmak.
atom çağı: ilk atom bombasının kullanılması ile başlayan, atom enerjisinin askerî, sınaî, siyasî güç
olarak kullanıldığı tarihî çağ.
Noun
temel yaş: özellikle Stanford-Binet anlak ölçerinde bireyin bütün soruları başarı ile yanıtladığı en yüksek yaş düzeyi.
olgunluk çağına ermiş olmak
Verb
emeklilik yaşına yaklaşmak
Verb
askerlik çağına gelmiş olmak
Verb
kronolojik yaş
Noun, Psychology
erişkinlik yaşına gelmek
Verb
ileri düzeye ulaşmak
Verb
okula gitme zorunluluğu yaşı
zorunlu okula başlama yaşı
yaşlar arasında büyük fark
yaş yüzünden çürüğe çıkarılmış
askerlik çağı
Noun, Military
altın çağ: insanların barış ve mutluluk içinde yaşadıkları hayalî çağ.
Noun
parlak çağ/devir, yükselme çağı: bir milletin tarihinde, edebiyatta vb. en büyük gelişme çağı.
Noun
olgunluk çağı: insanın bilgi, tecrübe vb. bakımından en olgun olduğu çağ.
Noun
buzul çağı, cümudiye devri.
Noun
buzul çağı
Noun, Geography
bilgi çağı
Noun, Anthropology
bir çağın büyük kafaları
Noun
zihin yaşı
Noun, Psychology
akıl yaşı
Noun, Psychology
orta yaş, insan ömrünün orta yılları, 45-65 yaş arası.
Noun
(US) şimdiye ve geleceğe ait değer veya yarar
asgari emekliliğe ayrılma yaşı
(yasal hakların elde edildiği) reşitlik çağı, sinni rüşt.
to be/come of age: reşit olmak, sinni rüşte erişmek.
yaşlılık, ihtiyarlık.
old age pension: yaşlılık aylığı.
old age pensioner: yaşlı emekli.
Noun
emeklilik planında öngörülen emeklilik yaşı
hakikat ötesi çağ
Noun, Politics-Intl. Relations
medeni hakları kullanmaya ehil
okul çağı.
school-age: okul çağındaki.
Noun
gümüş çağ, delikanlılık çağı: insan hayatının 4 çağından ikincisi.
bir kimseye yaşın verdiği otorite
seçme yaşı
Noun, Politics-Intl. Relations
oy kullanma yaşı
Noun, Politics-Intl. Relations
ya da evli çiftlerden yaşı 65'in üzerinde olana uygulanan vergi indirimi
65 yaş üzerindeki bir kişiye
yaş kategorisi
Noun, Anthropology
yaşa göre dağılış: istatiksel bilgilerin yaş gruplarına göre dağılışı.
yaş gruplarına ayırma
Noun
belirli yaş gruplarının bedenî ve zihnî nitelikleri.
kendi reşit oluncaya kadar davanın ertelenmesine ait talebi
bir gayrimenkul davasında taraf olan küçüğün
bir yaş grubunu askere almak
Verb
orta yaşta çoğu kişide görülen göbek bağlama
kilometre başına verilen ücret
ihtiyarlık sigortası
Noun
(US) yaşlılık sigortası
Noun
(Br) yaşlılık sigortası
Noun
(Br) yaşlılık emeklilik kanunu
yaşlılık emekli aylığı fonu
yaşlılık emeklilik sigortası
Noun
yaş haddini doldurmak
Verb