assurance

English-Turkish Translation

  1. Noun güvence, inanca, teminat.
    He received assurances of support for the project: Projenin destekleneceğine dair güvence aldı.
  2. Noun vait, garanti.
    He gave his assurance that the job will be done: İşin yapılacağını vadetti.
  3. Noun güven, emniyet, itimat, söz, yemin.
    to act in the assurance of success: başaracağına güvenerek
    hareket etmek.
    to make assurance double sure: kesinlikle emin olmak için.
  4. Noun kendine güvenme, itimadı nefis, cesaret, korkusuzluk, atılganlık.
    He acted with speed and assurance:
    sürat ve cesaretle atıldı.
  5. Noun pişkinlik, yüzsüzlük, arsızlık, lâübalilik, kendini beğenmişlik.
  6. Noun sigorta.
    life assurance: hayat sigortası.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

(pure) endowment assurance
(Br) hayat halinde sigorta
birth assurance
doğum sigortası Noun
by single premium assurance
tek primli sigorta
capital assurance
hayat sigortası kapitali
child's deferred assurance
(Br) geciktirilmiş çocuk sigortası Noun
child's deferred assurance
geciktirilmiş çocuk sigortası Noun
collateral assurance
tamamlayıcı sigorta
collateral assurance
munzam sigorta
collateral assurance
munzam (tamamlayıcı) sigorta
common assurance
(Br) devir ve temlik
convertible terms assurance
(Br) konvertibl sigorta
convertible terms assurance
konvertibl sigorta
counter assurance
karşılıklı sigorta
counter assurance
(Br) reasürans
counter assurance
reasürans
covenant for further assurance
satın alıcının gayrımenkül satıcısından makul olarak isteyebileceği ve uygulanmasının mükemmelleştirici
bazı fiillerin teminini öngören sözleşme
covenant for further assurance
ek güvenceli mukavele
decreasing term assurance
sigorta bedelinin zaman zaman azaldığı geçici hayat sigortası Noun
deferred assurance
geciktirilmiş sigorta
deferred assurance
(Br) geciktirilmiş sigorta
deferred life assurance
ertelenmiş hayat sigortası Noun
deferred life assurance
(Br) ertelenmiş hayat sigortası Noun
dowry assurance
çeyiz sigortası Noun
educational endowment assurance
(Br) eğitim sigortası Noun
educational endowment assurance
eğitim sigortası Noun
endowment assurance
(Br) hayat halinde sigorta (poliçede belirtilen tarihte sigortalı hayatta ise sigortacının sigortalıya
ödemeyi taahhüt ettiği sigorta
endowment assurance
hayat halinde sigorta
family assurance
aile sigortası Noun
free life assurance
primsiz hayat sigortası Noun
full quality assurance
tam kalite güvencesi
group life assurance
hayat grup sigortası Noun
have plenty of assurance
kendinden son derece emin olmak Verb
household assurance
ev idaresi sigortası Noun
industrial assurance
(Br) küçük hayat sigortası Noun
life assurance
hayat sigortası. Noun
limited payment assurance
sınırlı prim ödemeli hayat sigortası Noun
limited payment assurance
(Br) sınırlı prim ödemeli hayat sigortası Noun
mutual assurance
karşılıklı sigorta
ordinary life assurance
(Br) büyük hayat sigortası Noun
ordinary life assurance
büyük hayat sigortası Noun
partnership assurance
ortaklık sigortası Noun
partnership assurance
(Br) ortaklık sigortası Noun
policy of assurance
(Br) sigorta poliçesi
product quality assurance
ürün kalite güvencesi
production quality assurance
üretim kalite güvencesi
proprietary assurance
sabit primli sigorta
quality assurance
kalite teminatı
quality assurance
kalite güvencesi
Quality Assurance
Nitelik Güvencesi Information Technology
risk assurance
risk sigortası Noun
single premium assurance
tek primli sigorta
word of assurance
teminat
assurance company
hayat sigortası şirketi
assurance company
(Br) hayat sigortası şirketi
assurance cover
sigorta kuvertürü
assurance of property
bir gayrimenkulün devir ve temliki
assurance payable at death
(Br) ölüm vukuunda ödenecek sigortanın devir ve temliki
assurance without medical examination
tıbbi muayenesiz sigorta
assign a life assurance policy
(Br) bir hayat sigortası poliçesini devretmek Verb
endowment assurance scheme
(Br) hayat halinde sigorta planı
joint lives assurance payable at first death
iki başlı hayat sigortası Noun
joint lives assurance payable at first death
ikibaşlı hayat sigortası Noun
life assurance arrangements
hayat sigortası primin vergi işlemleri Noun
life assurance arrangements
(Br) hayat sigortası primlerinin vergi işlemleri Noun
life assurance company
(Br) hayat sigortası şirketi
life assurance company
hayat sigortası şirketi
life assurance contract
hayat sigortası sözleşmesi
life assurance for a third party
üçüncü şahıs hayat sigortası Noun
life assurance for third party
üçüncü şahıs hayat sigortası Noun
life assurance policy
hayat sigortası poliçesi
life assurance premium
hayat sigortası primi
life assurance premium
hayat primi
quality assurance equipment
kalite güvence ekipmanı
take out an endowment assurance maturing at the age of 60
(Br) 60 yaşından sonra başlayan yaşlılık sigortası yaptırmak Verb
to assign a life assurance policy
bir hayat sigortası poliçesini devretmek Verb
unit-linked assurance policy
hayat sigortası poliçesinden elde edilen kârların yatırım por tföyüne birimler halinde yatırıldığı ve
böylelikle potansiyel ek gelir imkânı veren poli
unit-linked assurance policy
birine bağlı sigorta poliçesi
English-Turkish phrases from Zargan's own database