fare

English-Turkish Translation

  1. (taşıt aracı) bilet ücreti, yol parası, nakliye/taşıma ücreti, navlun.
    single/return fare: gidiş/gidiş-dönüş
    bilet ücreti.
    half/full fare: yarım/tam bilet ücreti.
    fares please: biletler, lütfen.
  2. (ücretli) yolcu, yol parası ödeyen kimse (özellikle takside).
  3. şoförü ile birlikte taşıtı kiralayan kimse.
  4. yiyecek (özellikle bir öğünde yenilen).
    good/simple fare.
    bill of fare: yemek listesi.

    plentiful fare: bol yemek.
    poor fare: kötü yemek.
  5. şenlik, eğlence, eğlendirmek için halka sunulan şey.
    theater fare.
  6. beslenmek, yemek yemek.
    fare sumptuously: bol bol yeyip içmek, sefa sürmek, yeyip içip keyfine bakmak.
  7. (işi/hali) iyi/kötü olmak.
    How fares it? Ne var ne yok? İşler nasıl?
    He fared well in his profession:
    Mesleğinde iyi ilerledi.
    The unions will fare badly if the government's plan becomes law.
  8. başından geçmek, duçar olmak, uğramak, başına gelmek. [Bu anlamda yalnız
    It fare(d) vb. gibi 3'üncü
    şahıs kullanılır].
    It fared ill with him: İşleri ters gitti/hali fena idi.
    It will fare hard with the thief if he is caught: Yakalanırsa hırsızın hali haraptır.
    If you do that it will fare ill with you: Bunu yaparsan vay haline!
  9. yolculuk/seyahat etmek, gezmek.
    fare forth: yola çıkmak.
    fare thee well! Elveda!
    fare
    ye well!: uğurlar olsun/selametle!
  10. başarmak, yapmak.
    I think I fared quite well in the examination.
    He fared well at his first
    attempt: İlk denemede iyi başardı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

pay one's fare
bilet ücretini ödemek Verb
adult fare
büyük bilet ücreti
adult fare
tam bilet
airline fare
uçak bilet ücreti
at a reduced fare
ucuz tarife ile
at a reduced fare
indirimli bilet ücreti ile
bargain tour fare
ucuz bilet tarifesi
bargain-tour fare
ucuz tur bilet ücreti
bill of fare
yemek listesi, menü. Noun
bus fare
otobüs bilet ücreti
cabotage fare
bir ülkenin sınırları içinde yolculuk yapan insanların ödediği ücret
charter fare
kira ücreti
cheap fare
ucuz bilet
cheap fare
ucuz bilet ücreti
coach fare
otobüs bileti
commutation fare
(US) abone ücreti
commuter fare
(US) abone bileti
customary fare
mutat dara
economy fare
turistik sınıf bilet
excess fare
ilave bilet ücreti
excess fare
bilet ücreti farkı (zammı
extra fare
ek bilet ücreti
ferry fare
geçit parası
first class fare
birinci sınıf bilet
flat fare
(kısa mesafe taşımacılık) tek fiyatlı tarife
for no extra fare
ilave bilet ücreti alınmadan
freight fare
navlun
full fare
tam bilet ücreti
full fare
tam tarife
half fare
yarım bilet ücreti
homely fare
ev yemeği
incentive fare
uçak biletlerine grup indirimi
interline fare
belli bir bölge içinde geçerli bilet ücreti
jet fare
jet uçağı bilet ücreti
low season fare
düşük tarife ücreti
low seasonal fare
indirimli mevsim bilet ücreti
low-cost fare
ucuz bilet ücreti
meagre fare
cüzi ücret
minimum fare
(demiryolu) asgari bilet ücreti
off-season fare
mevsim sonu bilet ücreti
ordinary fare
normal bilet ücreti
passenger fare
yolcu bilet ücreti
pay full fare
tam bilet parası vermek Verb
pay the fare
bilet parasını ödemek Verb
pay the full fare
tam bilet parası ödemek Verb
pay the full fare
tam bilet parasını ödemek Verb
peak fare
azami bilet ücreti
plain fare
ev yemeği
plane fare
uçak bileti ücreti
put up with bad fare
kötü bir yemekle yetinmek Verb
railroad fare
tren bilet ücreti
railway fare
tren bilet ücreti
rate of fare
tarife
reduction of fare
bilet ücreti indirimi
return air fare
gidiş-dönüş bilet ücreti
return fare
gidiş-dönüş bilet ücreti
return fare
dönüş bilet ücreti
return taxi fare
gidiş dönüş taksi ücreti
rock-bottom , no-amenities fare
yemeksiz çok düşük uçak bilet ücreti
round trip air fare
gidiş-dönüş uçak bileti
round trip excursion fare
gidiş-dönüş bileti
round trip fare
(US) gidiş-dönüş ücreti
rude fare
pişmemiş gıda
single fare
yalnız gidiş bilet ücreti
single fare
sadece gidiş bilet ücreti
standby fare
havalanmadan kısa süre önce ucuzlatılan uçak bileti
supplemental fare
ek bilet ücreti
through fare
geçit
tick up a huge fare
(taksi saati) çok para yazmak Verb
tour fare
gidiş-geliş uçuş bileti
tourist class fare
(US) turistik sınıf bilet
tourist fare
(US) ikinci sınıf bilet ücreti
tourist-class fare
turistiksınıf bileti
train fare
tren ücreti
tube fare
(Br) metro bileti
fare badly
kötü durumda olmak Verb
fare category
yolcu sınıfı
fare forth
yola çıkmak Verb
fare hike (increase)
bilet ücretinin artması
fare ill
işleri yolunda gitmemek Verb
fare payments
harcırah
fare poorly
kötü netice elde etmek Verb
fare reduction
bilet ücreti indirimi
fare schedule
bilet ücreti tarifesi
fare stage
(otobüs) hat tarifesi
fare stage
(Br) bilet ücreti mıntıkası Noun
fare structure
bilet ücreti sistemi
fare system
bilet ücreti sistemi
air fare savings
hava bileti ücretinden tasarruf
budget fare on scheduled airlines
tarifeli uçuşlarda bütçeye uygun (indirimli) fiyatlar Noun
cheap- fare passenger
ucuz biletli yolcu
child's half fare ticket
yarım çocuk bileti
half- fare ticket
yarı tarife (bilet
magnetically coded fare ticket
manyetik kodlu bilet
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. Noun mouse
  2. Noun computer mouse
  3. Noun house mouse
  4. Noun rat
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

firavun faresi
mongoose
kır faresi
shrew
orman faresi
dormouse
tarla faresi
vole
bir tür büyük fare
pack- rat
dışarda fare
a lion at home , a mouse abroad
dizisel bağlantılı fare
serial mouse Information Technology
evde aslan, dışarıda fare
a lion at home
evde aslan, dışarıda fare
a mouse abroad
Miki fare
mickey mouse
seri (dizisel) bağlantılı fare
bus mouse Information Technology
fare altlığı
mouse pad Information Technology
fare bağımlısı
mouse potato Noun
fare imleci
mouse pointer Information Technology
fare kapanı
rat trap
fare kapanı
mousetrap
fare tutmak
to rat Verb
biriyle kedi fare oyunu oynamak
to play fast and loose with sb Verb
deliğe kıstırılmış fare gibi olmak
to be like a rat in a hole Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Düz bir yüzey üzerinde, genelde içinde ... olarak kullanılabilen elektronik aygıt
  2. Sıçangillerden, kemirici, memeli hayvan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.