birinci sınıfta yolculuk etmek
Verb
kıdemli er: rütbesi erden büyük onbaşıdan küçük asker.
Noun
ivedi mektup vesair posta maddeleri
Noun
fevkalade teminatlı senet
Ankara'ya birinci mevkide gidip gelme
itiraz kabul etmeyen mülkiyet
birinci sınıf bir iş çıkarmak
Verb
(US) ilkokul birinci sınıf
en üstün nitelikli, âlâ, mükemmel, en iyi, en üstün.
Your work is first-class, I'm very pleased with it.
birinci/lüks mevki (ile).
I always travel first-class. We have plenty of space in the first-class.
öncelikli, ayrıcalıklı.
first-class treatment.