i
sanal sayı birimi, ê-1.
I
ben.

I am your friend. I will see you tomorrow.
İyelik hali:
my = benim.
mine:
benimki. Nesnel hali:
me = beni, bana, benden. Çoğulu:
we = biz. İyelik hali:
our = bizim.
ours: bizimki. Nesnel hali:
us = bizi, bize, bizden.
NOT: I zamiri bir edat ya da fiilin nesnesi olduğu zaman bunun nesnel hali olan
me kullanılır:

Between you and me
: Aramızda (Seninle benim aramda). Konuşmada
“Between you and I.” dendiği vaki ise de bu doğru değildir.
Pronoun
I
ben, kendim.
His talk was full of I's. Noun
I
benlik, şahsiyet, ego. Noun, Philosophy
I
iyot Noun, Chemistry
to invest ... (in an interest-bearing instrument) Verb, Banking
bildiğim kadarıyla
asker, er, eski Amerikan askeri/neferi.
askerî disiplin ve usule çok bağlı.
A sergeant who was more GI than anyone. A captain who is very GI.
askerî, asker+, askere mahsus.
GI shoes: asker ayakkabısı, postal.
askerî yönetmeliğe/usullere uygun.
a GI haircut: asker traşı.
erler/askerler ile ilgili, onlara ait.
(askerî teftişe hazırlık olarak) temizlemek.
hükümetin sağladığı/dağıttığı/çıkardığı malzeme/bono vb. (Askere dağıtılan üniforma gibi).
: Havai Adaları.
Ne bileyim?
Ne bileyim?
-i-
bileşik sözcüklerde eğer ikinci sözcük Lâtince ise, sözcüğün sonuna gelir:
cuneiform, Frenchify gibi.
kabul
kabul
Neysem oyum.
bunun böyle olacağını biliyordum
affınızı rica ederim
galiba haklıyım
(a) eminim, hiç şüphe(m) yok.
I bet it will rain tomorrow. I bet you're wrong about that. (b)
istihza için) orası şüpheli, o(rası) pek belli olmaz, … görelim/görüşürüz.
“I'll do it tomorrow.” “I bet you will!” “Onu yarın yaparım.” “Orası biraz şüpheli (veya: yap da görelim).”
Belli.
onun namına utanıyorum
Hodri meydan!
Zannedersem,
Sanırım,
Elimden geleni yaptım.
umurumda değil
Emin değilim.
korkarım ki, maalesef, yazık ki.
I fear we'll be late: Korkarım geç kalacağız.
“Is he very
ill?” “I fear so”: “Çok mu hasta?” “Maalesef öyle.”
Sanırım.
Galiba.
Mecburdum.
başım ağrıyor
Umarım,
yani
Yani,
benim yönümden
bana göre
Sahi mi? öyle mi? ya! Deme Allahaşkına, deme yahu!
"My son is ill today." "I say! I'm sorry to hear
that": "Oğlum bugün hasta." "Öyle mi? Buna üzüldüm. Geçmiş olsun!" (b) bak(ın), dinle(yin) (dikkati çekmek için söze başlarken kullanılır).
I say, I've just had a wonderful idea: Bakın, aklıma fevkalâde bir fikir geldi.
Kusacağım galiba.
Midem bulanıyor.
Sanırım,
Ben ... için yaratılmışım.
acaba
İngilizce alfabenin 9'uncu harfi. Noun
I sesi:
nice, big, ski 'deki gibi. Noun
I şeklinde herhangi bir şey. Noun
sırada 9'uncu olan. Noun
Romen rakamlarında 1 sayısı. Noun
İyod'un simgesi. Noun, Chemistry
yani.
= Indo European.
, … in aynı/tıpkısı.
intelligence quotient Psychology
immunizing unit.
international unit
increased value.
initial velociry.
intravenous.
invoice value.
I/O
G/Ç Information Technology
I/O
Giriş/Çıkış Information Technology
I'd
I would.
I'd
I should.
I'd
I had.
senin yerinde olsaydım Adverb
= I will, I shall.
Yaparsam kahrolayım = Vallahi yapmam.
Bir çözüm bulmaya çalışacağım.
İlgileneceğim.
I'm
= I am.
Korkarım … Adverb
... defterini kapattım.
sizi anlamıyorum
Ne dedin?
Nasıl?
= I have.
Tam istediğim şey!
Kraliçe ve İmparatoriçe (=Regina et Imperatrix).
Kral ve İmparator (Rex et Imperator).
Rhode Island.
Rufailik Proper Name, Religion-Faith
rubai Noun, Language-Literature
Şafi Proper Name, Religion-Faith
şii
: geçişsiz eylem, gayri müteaddi fiil.
aşağıya bakınız.
Vancouver Island.
Virgin Islands.
...meye ne hakkım var?
to account for ... as ... Verb, Accounting
to communicate ... to ... Verb
to leave ... to the discretion of ... Verb
to make amends for ... Verb
to set fire to ... Verb
to be fond of ... Verb
to let go of ... Verb
to leave ... blank Verb
to take stock of ... Verb
to be in support of ... Verb
to throw down the gauntlet to ... Verb
to get one's hands on ... Verb
to hold back ... Verb
in derogation of ... Adjective, Law
to be behind on ... Verb
to write off ... Verb, Accounting
to expense ... Verb, Accounting
to cast shadow on ... Verb
to urge ... to take action Verb
to remain blind to ... Verb
to remain blind to ... Verb
to bring into sharp relief ... Verb
to throw into sharp relief ... Verb
to air out ... Verb
to implement ... Verb
to cause offense to ... Verb
to miss out on ... Verb
to caricature ... Verb
to caricature ... Verb
to let go of ... Verb
to lay siege to ... Verb, Military
to window-dress ... Verb
to make amends for ... Verb
to give a heads up about ... Verb
not to give a damn about ... Verb
to be fond of ... Verb
not to give a damn about ... Verb
to suspend ... Verb, Sports
not to give a damn about ... Verb
to deal with ... Verb
to take stock of ... Verb
to storm off ... Verb
to take delivery of ... Verb
not to give a damn about ... Verb
to sit in judgment upon ... Verb
to bring ... to trial Verb, Law
to restore ... Verb
the excess of ... over ... Noun, Mathematics
to militate against … Verb
to throw … into a fit Verb
to militate for … Verb
to militate for … Verb
to hold … in low esteem Verb
subsequent to … Adverb
to obviate … Verb
to traverse … Verb
to hold a brief for … Verb, Law
to keep abreast of … Verb
to militate against … Verb
pip
geographical position
foolish
exceptio Noun, Civil Law
the then … Noun
the then … Noun
ancillary
the twelveth letter of the Turkish alphabet
to give birth to Verb
bearing in mind
to the exclusion of
I-beam Noun, Transport
to have half a mind to do
First Constitutional Era Proper Name, History
direct
adjusted historical cost
place to which an official matter can be referred
person authorized to deal with official appeals
in force
in effect
valid
seat
class
point
locus
state
spot
Shari'a-compliant Adjective, Religion-Faith
legal fiction
burdensome office
predictive ... Noun
subcontractual … Adjective
basic industry
(US) full position
post of authority
the then … Noun

i
Sonuna geldiği kelimelere “âit olan, ilgili, ... … niteliğinde olan” vb
i
Latin asıllı ... ikinci harfi
i
İyot elementinin sembolü
i
bk. –ı
i
bk. –ı–
ı
Fiilden isim yapma eki
ı
İsimden fiil yapma eki
ı
Latin asıllı ... birinci harfi