Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
jag
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Noun
sivri uç/kenar, köşe, keskin kenar/köşe, diş.
Noun
(elbisede) (a) flapa, sarkan kumaş parçası, (b) yırtmaç.
Noun
(sivri bir şeyle) dürtme/dürtüş.
Noun
(odun/saman/ot vb.) demet, deste, yük, şelek.
a jag of hay.
Noun
sarhoşluk.
Noun
(a) eğlenti, cümbüş, âlem.
an eating jag
: ziyafet, şölen. (b) nöbet, hengâme, kontrol dışı eylemler
dizisi.
a crying jag. a spending jag.
Verb
çentmek, diş açmak, diş diş etmek, çentikli kesmek, eğri büğrü kesmek.
Verb
(sivri bir nesne ile) dürtmek, delmek, iğnelemek.
Verb
sıçrayarak/zıplayarak gitmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
be on the jag
içkide işrette olmak
Verb
have a jag on
kafayı tütsülemek, zilzurna/fitil gibi sarhoş olmak, esrarın etkisinde olmak.
He had a good jag on
when he left the bar: Meyhaneden çıkarken zilzurna/fitil gibi sarhoştu.
J.A.G.
= Judge Advocate General.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.