muhtemel, beklenir, olabilir, -e benzer. He is likely to go: Gitmesi muhtemeldir (Gideceğe benzer).
It is likely to rain today: Bugün yağmur yağacağa benziyor/yağması muhtemeldir. Are we likely to arrive in time? Vaktinde ulaşabilecek miyiz? Not likely: Ne münasebet! Ne gezer! Buna ihtimal yok!
akla yakın, makul, inanılır. a likely (enough) excuse.
uygun, münasip. Is there a likely place to fish?
vaitkâr, ümit verici. a likely subject.
cazip, güzel, hoş, canayakın. a likely girl.
belki, galiba, ihtimal ki, -cek gibi. I'll very likely be home all day.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition