line up

English-Turkish Translation

  1. Noun sıra, dizi, saf,
    k.d. kuyruk, 2. dizilmiş/sıraya girmiş insanlar.
  2. Noun tanık veya mağdurun suçluyu tanıyabilmesi için sanıkların dizildiği sıra.
  3. Noun sp. oyuncu listesi.
  4. Noun belirli bir amaç için çalışan kimselerin veya şirketlerin oluşturduğu birlik.
  5. Intransitive Verb dizilmek, sıralanmak, sıraya girmek, sıra olmak.
    line up for inspection.
  6. Intransitive Verb toplamak, sağlamak, temin etmek.
    line up support for a candidate.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

(people) to line up
hizaya getirmek Verb
lineup
tertip
lineup
dizi
lineup
ilk onbir Noun, Sports
lineup
takımlar Noun, Sports
line up someone
birini ayarlamak Verb
line up someone
birini sıraya koymak Verb
line up someone
birini sıraya sokmak Verb
line up someone
birilerini dizmek Verb
line up someone
birini bulmak Verb
line up something
birşeyi sıraya sokmak Verb
line up something
birşeyi ayarlamak Verb
line up something
birşey hazırlamak Verb
line up something
birşeyi sıraya koymak Verb
line up something
birşeyi hazır etmek Verb
line up something
birşey bulmak Verb
line up something
birşeyleri dizmek Verb
line up something with something
birşeyi başka birşeyle aynı hizaya sokmak Verb
line up something with something
birşeyi hizaya sokmak Verb
line up something with something
birşeyi başka birşeyle hizalamak Verb
line up the troops
birlikleri sıralamak Verb
check up on a line
bir telefon hattını kontrol etmek Verb
go up the line
cepheye gitmek Verb
line things up
sıralamak Verb
line-up
sıra, dizi, saf,
k.d. kuyruk, 2. dizilmiş/sıraya girmiş insanlar. Noun
line-up
tanık veya mağdurun suçluyu tanıyabilmesi için sanıkların dizildiği sıra. Noun
line-up
sp. oyuncu listesi. Noun
line-up
belirli bir amaç için çalışan kimselerin veya şirketlerin oluşturduğu birlik. Noun
pick up something along the line
yan bir iş de öğrenmek Verb
step up production of a fast-moving line
iyi sürümü olan bir malın üretimini artırmak Verb
take up a line of goods
türlü ürünlerin sürümünü taahhüt etmek Verb
up line
şehre gelen hat
up line
(Br) Londra'ya giden yol
up line
(Br) Londra'ya giden hat
English-Turkish phrases from Zargan's own database