sıra, dizi, saf,
k.d. kuyruk, 2. dizilmiş/sıraya girmiş insanlar.
Noun
tanık veya mağdurun suçluyu tanıyabilmesi için sanıkların dizildiği sıra.
Noun
belirli bir amaç için çalışan kimselerin veya şirketlerin oluşturduğu birlik.
Noun
dizilmek, sıralanmak, sıraya girmek, sıra olmak.
line up for inspection.
Intransitive Verb
toplamak, sağlamak, temin etmek.
line up support for a candidate.
Intransitive Verb
sıra, dizi, saf,
k.d. kuyruk, 2. dizilmiş/sıraya girmiş insanlar.
Noun
tanık veya mağdurun suçluyu tanıyabilmesi için sanıkların dizildiği sıra.
Noun
belirli bir amaç için çalışan kimselerin veya şirketlerin oluşturduğu birlik.
Noun