heyecanlı heyecanlı anlatmak
Verb
ateş almak, tutuşmak, alevenmek.
First the paper caught fire and then the sticks.
hortumu ateşe tutmak
Verb
ateşe körükle gitmek
Verb
(a) ateşe vermek, tutuşturmak, yangın çıkarmak, yakmak, (b) kışkırtmak, tahrik etmek, alevlendirmek, gayret vermek.
fazla akıllı olmamak
Verb
aptalca işler yapmak
Verb
yararlı bir iş yapmak, bir işe yaramak, yaraya merhem olmak.
Jim's a nice boy but he'll never set the Thames on fire.
üstün derecede başarı kazanmak, dünyaya ün salmak.
ünü/şöhreti dünyaya yayılmak.
yaylım ateşine tutmak
Verb
fenalığa karşı iyilik yaparak birini utandırmak/mahcup etmek.
Jean Valjean stole the Bishop's silver, but the Bishop heaped coals of fire on his head by giving silver to him.
kötülüğe karşı iyilik yaparak karşısındakinde suçluluk duygusu uyandırmak
Verb
kötülüğe iyilikle karşılık vererek utandırmak /vicdan azabı çektirmek.
yangına körükle gitmek
Verb
birini soru yağmuruna tutmak
Verb