tangle

  1. dolaş(tır)mak, karış(tır)mak, karmakarışık etmek/olmak, arap saçına dön(dür)mek.
  2. başına iş açmak, karışık işlere girişmek.
  3. anlaşmazlığa/ihtilâfa düşmek, tartışmak, çekişmek, münazaa etmek.
    to tangle with … : … ile dalaşmak/
    gırtlak gırtlağa gelmek/kavgaya tutuşmak.
  4. karmakarışık/düğümlenmiş/arap saçına dönmüş şey.
    a tangle of ropes.
  5. karışıklık, muğlâklık, anlaşılmaz/muğlâk mesele.
    a tangle of contradictory statements: karmakarışık
    ve birbirini nakzeden ifadeler.
  6. münazaa, tartışma, çekişme, kavga.
  7. Botany yenilebilen bir deniz yosunu
    (Laminaria).
  8. uzun boylu zayıf adam.