Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
the more
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
haydi haydiye, evleviyetle, daha fazla/ziyade, daha çok.
I like him all the more for his reticence
:
Onu daha ziyade ağzı sıkı olduğu için seviyorum (Ağzı sıkı olduğu için onu daha çok seviyorum).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
all the more
haydi haydiye, evleviyetle, daha fazla/ziyade, daha çok.
I like him all the more for his reticence
:
Onu daha ziyade ağzı sıkı olduğu için seviyorum (Ağzı sıkı olduğu için onu daha çok seviyorum).
all the more
haydi haydi
Adverb
all the more
daha da
Adverb
all the more
iyice
Adverb
all the more
evleviyetle
Adverb
the more so as …
özellikle … için.
the more the better
ne kadar çok olursa o kadar iyi.
the more the less
ne kadar çok … ise o kadar az.
The more you talk the less you think
: Ne kadar çok konuşursan o kadar az düşünürsün.
all the more so
… için daha kuvvetli sebep, … daha iyi ya!
all the more so
haydi haydi
Adverb
all the more so
daha da
Adverb
all the more so
iyice
Adverb
all the more so
evleviyetle
Adverb
in the more distant past
daha uzak geçmişte
Adverb
put a company on the more profitable road
bir şirketi daha kârlı bir yola sokmak
Verb
be more honored in the breach
genellikle gözardı edilmek
Verb
be more honored in the breach
genellikle ihlal edilmek
Verb
have a few more irons in the fire
kırk tarakta bezi olmak
Verb
investigate the facts more thoroughly
olayları daha iyi incelemek
Verb
investigate the facts more throughly
olayları daha iyi incelemek
Verb
more than meets the eye
göründüğünden başka türlü, göründüğü gibi/kadar … değil.
Sewing looks quite simple, but there's more
in it than meets the eye.
More to the point, ...
Daha önemlisi, ...
the accessories cost more than the thing itself
astarı yüzünden pahalı
the contract has three more years to run
kontratın bitmesine daha üç yıl var
there's more in it than meets the eye
işin altında iş var; daha bilinmeyen gerçekler/sebepler var.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.