jacket

  1. Noun, Textile Industry ceket
  2. Noun, Textile Industry manto
  3. ceket.
  4. kılıf, zarf, dış örtü.
  5. (patates) kabuk.
    potatoes cooked in their jacket: kabuğu ile pişirilen patates.
  6. fonograf plağı gömleği/zarfı.
  7. madenî gömlek (top vb. için), silindir ceketi.
  8. dosya gömleği, içine resmî evrak konulan açık zarf veya katlanmış karton.
  9. (memeli hayvanlarda) yün, tüy, kürk.
  10. kaplamak, kap/kılıf geçirmek, (silindire) gömlek geçirmek.
birine dayak atmak, pataklamak,
k.d. tozunu almak.
birini dövmek/pataklamak.
hava gömleği: bir makine parçasının etrafını kuşatan ve ısı yayılmasını önlemeye yarayan hava tabakası. Noun
life jacket Noun
denizci
kol ağızları ve beli büzgülü ceket
kitap gömleği. Noun
kitap gömleği/kılıfı, ciltli kitabın üzerine geçirilen kâğıt kap.
kurşun geçirmez yelek
kemerli ceket, avcı ceketi. Noun
soğutma gömleği
smokin
penyuvar
kitap gömleği/kılıfı/kabı. Noun
birini dövmek Verb
(önü açık, bele kadar gelen) kısa ceket.
klasör
uçaksavar topçusu çelik yeleği
binici ceketi. Noun
ceketi küçülmek Verb
şişme can yeleği Noun
deri ceket
cankurtaran yeleği. Noun
lumberjack ile ayni anlama gelir. oduncu/keresteci ceketi: bele kadar uzayan deri/yün ceket.
sofrada giyilen (kısa, dar) ceket. Noun
maymun ceketi, kısa/dar ceket.
gemici ceketi (göğsü çift düğmeli, kalın yünden yapılmış). Noun
birinin zayıf yanlarını aramak Verb
birinde kusur bulmaya çalışmak Verb
smokin giymek Verb
sıcak ülkelerde smokin yerine giyilen dar ve kısa ceket. Noun
(ev içinde giyilen) bol ceket. Noun
strait jacket Noun
deli gömleği.
straight jacket ile ayni anlama gelir. Noun
su gömleği: motoru soğutmak için silindirin etrafını saran su. Noun
kumpir Noun, Food-Kitchen
(yün örgü) hırka/ceket. Noun
avcı ceketi. Noun
ceketin kolları yenmiş